18-24 MART ULUSAL YAŞLILARA SAYGI HAFTASI
Yaşlılık, yaşamın diğer evreleri gibi doğal, kaçınılmaz ve tüm insanlar için geçerli olan bir durumdur. Yaşlanma, yaşın ilerlemesi ile birlikte ilerleyici fizyolojik değişikliklerin meydana gelmesi beklenen, akut ve kronik hastalıkların görülme sıklığında da bir artış gözlenen normal bir süreçtir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yaşlılık dönemi için kronolojik tanımlamayı dikkate almakta ve bu dönemi, “65 yaş ve üzeri” olarak kabul etmektedir. Farklı yaş kriterlerinin kullanımı da söz konusudur. Örneğin, Birleşmiş Milletler bu alandaki çalışmalarında 60 ve üzeri yaş grubunu temel almaktadır. Yirmi birinci yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan birisi nüfusumuzun yaşlanmasıdır. Dünyada doğumda beklenen yaşam süresi artmakta, doğum oranları azalmakta ve bunlara bağlı yaşlı nüfus sayısal olarak artmaktadır. Toplumun yaşlanması giderek hız kazanmakta, bu durum “yaşlanmanın yaşlanması” olarak değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde daha belirgin olan yaşlanma olgusu, artık gelişmekte olan ülkeler açısından da önem kazanmakta olup ülkemizde de yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Nüfusun yaşlanması, sağlıktan sosyal güvenliğe, eğitime, iş imkânlarına ve aile hayatına kadar toplumun her yönünü etkilemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü projeksiyonlarına göre; 2015 ile 2050 arasında dünya nüfusunda 60 yaş üstü bireylerin toplam nüfus içindeki payının %12’den 22’ye çıkacağı ve 2020 yılında 60 yaş üstü bireylerin sayısı 5 yaş altı çocuk sayısını geçeceği öngörülmektedir. Ülkemizde yaşlı bireylerin toplam nüfus içindeki payı 2012 yılında %7,5 iken yıllar içinde artarak 2017 yılında %8,5 olup 2018’de %8,8’e yükselmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ülkemizdeki yaşlı nüfus yüzdesinin 2013 yılında %10,2’ye, 2050 yılında %20,8’e, 2075 yılında ise %27,7’ye yükselerek yaşlı nüfus yapısına sahip ülkeler arasında yer alacağı tahmin edilmektedir.
Ülkemizde ve dünyada yaşlı nüfusun giderek artıyor olması, yaşlılara yönelik sürdürülebilir politikaların düzenlenmesini, sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerinde nüfustaki demografik değişiklikleri öne çıkaran çalışmaların yapılmasını, eğitim ve istihdam politikalarının da değişime uyum sağlamasını gerekli kılmaktadır. Ülkemizde bu amaçla DSÖ’nün, Avrupa Sağlıklı Yaşlanma Strateji ve Eylem Planı (2012- 2020) ve Sağlık 2020 hedefleri ile uyumlu olarak, 2015 yılında Sağlıklı Yaşlanma Eylem Planı oluşturulmuştur. Bu planda stratejiler aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:
Yaşam boyu sağlığın geliştirilmesi ve sağlıklı yaşlanma
Sağlığa yönelik risklerden toplumun korunması
Yaşlı bireyler için sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve sağlık hizmetlerine tam erişimin sağlanması
İzleme ve değerlendirmenin güçlendirilmesi
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre sağlık; bireyin bedenen, ruhen ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Sağlığın bütünsel tanımı içerisinde doğuşta beklenen yaşam süresinin uzaması ve yaşam kalitesinin de iyileştirilmesi kavramlarını ele almak gerekmektedir. Bu kapsamda karşımıza çıkan “başarılı yaşlanma” kavramı; yalnızca sağlık yönünden değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yönden de tam bir iyilik halinin varlığını işaret eden bir kavramdır. Başarılı yaşlanmanın literatürde ortak kabul gören temel göstergeleri arasında yaşam uzunluğu, biyolojik ve zihinsel sağlık, bilişsel yeterlilik, sosyal yeterlilik ve üretkenlik, kişisel kontrol ve yaşamdan zevk alma yer almaktadır. Bu bağlamda başarılı yaşlanma; bireyin kendini yaşlılığa hazırlama sürecinde sosyal çevresini ve ilişkilerini canlı tutmak, sağlık sorunlarını en aza indirmek için koruyucu önlemler almak, bellek ve fiziksel işlevlerini geliştirici çabalar içinde olmak ve yaşama pozitif bakmasını sağlayabilmek anlamına gelmektedir.
Yaşlılık dönemi ve sorunlarına, başarılı yaşlanmaya dikkat çekmek için ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığımız tarafından 18-24 Mart haftası “Ulusal Yaşlılara Saygı Haftası” olarak belirlenmiştir. Yakın geçmişte (20-22 Şubat 2019) ülkemizde I. Yaşlılık Şûrası “Aktif Yaşlanma: Sağlıklı Yaşam, Aktif Yaşlanma: Toplumsal Hayata Katılım, Bakım Ekonomisi, Yaşlı Bakım Hizmetleri ve Yaşam Kalitesi, Yaşlı Dostu Kentler ve Yerel Yönetimler, Yaşlı Hakları ve Yaşlılık Ekonomisi” alt başlıklarında çalışmalarla düzenlenmiştir.
Sonuç olarak yaşlılık öncelikli bir çalışma alanı olarak görülmelidir ve sağlık başta olmak üzere bütün ilgili birimlerin birlikte çalışmasına olanak sağlayan bakış açısının geliştirilmesi ve sürdürülmesi önerilmektedir.
Dr. Sercan ÖZAYDIN
Tunceli İl Sağlık Müdürü